Başarılı dönemin ardından iddialı hedefler...

Başarılı dönemin ardından iddialı hedefler...

Vakıf Katılım

2020-2022 dönemine ait Yeni Ekonomi Program (YEP) başta büyüme ve enflasyon olmak üzere önümüzdeki 3 yıla ait iddialı hedefler koydu. Konulan hedeflerin gerçekleştirilebileceği konusunda ikna olmadık. Ancak 2018 Ağustos’ta yaşanan döviz şoku sonrasında konulan hedeflerinin büyük ölçüde tutturulmuş olması nedeniyle yapılan revizyonları önemsiyoruz.

2020 - 2022 dönemine ait değerlendirmeye geçmeden önce 2019 yılında sağlanan başarı için Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın hakkını verelim. 2018 Ağustos’unda yaşanan devasa şoka rağmen Türkiye 2019 yılını pozitif bir büyümeyle (%0,5 program tahmini) kapatmayı başaracak. Geçen sene bu vakitler yapılan tahminler sert bir küçülmeye (-%2- %4) işaret ediyordu. Enflasyon cephesinde %16’lık geçen seneki hedefin çok altında %12.0 seviyesinde yılı kapatacağız.

Daha önemlisi Ağustos şoku sonrası ekonomide sağlanan yumuşak iniş dış dengede intizamlı bir yeniden dengelenme ile sağlandı. Cari denge milli gelirin %3,5’i civarında bir açıktan milli gelirin %0,1’i civarında bir fazlaya geçerken, bankacılık sektörü ve özel sektörün borcu intizamlı bir şekilde küçüldü.

Hiç şüphesiz, sağlanan başarıda kamu kaynakları kullanılarak ekonominin canlandırılmaya çalışılması etkili oldu. 2018 yılında milli gelirin %2,0’sinde seyreden bütçe açığı 2019 yılında milli gelirin %2,9’una yükseldi. Merkez Bankası’nın geçmiş yıl yedek akçelerinin aktarılmasıyla sağlanan bir defalık gelir (milli gelirin %1,0’i) olmasaydı. Bütçe açığı milli gelirin %4,0’üne yaklaşacaktı.

Ekonomi yönetimi başarılı bir dönemin ardından 2020 - 2022 dönemine ait hedeflerde çıtayı fazlasıyla yükseltmiş durumda. Avrupa ekonomisinin durgunluk tehdidi altında olduğu ve küresel ekonomiye ait belirsizliklerin devam ettiği bir konjonktürde 2020 dönemine ait büyüme hedefinin %3,5’ten %5,0’e yükseltilmesini gerçekçi bulmuyoruz. Ertelenmiş tüketim ve yatırımda bu denli sert bir yükseliş bize inandırıcı gelmiyor.

2020 enflasyon hedefinin %9,8’den %8,5’ indirilmesinin de fazlasıyla iddialı olduğunu kabul etmek gerekiyor. İç talebin canlandığı ve Merkez Bankası’nın faizleri önden yüklemeli indirdiği bir konjonktürde dezenflasyon sürecinin yavaşlamasını bekliyoruz.

Ancak enflasyon cephesinde büyümeye göre daha iyimseriz. Küresel yavaşlamaya paralel gerileyen enflasyon, gelişmekte olan ülke paralarına göre daha güçlü Türk lirası dezenflasyon sürecini desteklemeye devam ediyor. Gıda enflasyonunu düşürmek için gerekli yapısal tedbirler alınır, maliye ve para politikası arasındaki uyum güçlendirilir, kamunun yönlendirdiği mallarda geçmişe yönelik endeksleme alışkanlığından hedefe yönelik fiyatlamaya geçilirse hedefe yaklaşılabilir.

Geçtiğimiz senelere göre en radikal değişim maliye politikası cephesinde yaşanıyor. Geleneksel olarak sıkı maliye politikasına önem veren Ak Parti, yeni dönemde büyümeyi desteklemek adına bütçe açığını %2,0 civarından %3,0’e yükseltiyor.

Milli gelirin %32’si civarındaki bir kamu borcu ile Türkiye genişleyici maliye politikası kullanmak için yeterli alana sahip. Ancak reel faizlerdeki artış kamunun genişleyici maliye politikasıyla ekonomiyi canlandırmasının maliyetini artırıyor. Yeni programda faiz giderleri milli gelirin %2,0’si civarından %3,0’ün üzerine yükseliyor. Faiz giderlerinin azaltılmasının yolu yeni dönemde Türkiye’nin risk priminin düşürülmesinden geçiyor.

Son olarak Yeni Ekonomi Programında dolar/TL’nin 2019 ortalamasının 5,7, 2020 ortalamasının 6,0, 2021 ve 2022 ortalamalarının sırasıyla 6,4 ve 6,7 olacağı varsayılıyor. Kur tahminlerinde TL’nin reel olarak değer kazanacağı varsayılıyor. Kur cephesinde YEP’in iyimser olduğunu düşünüyoruz. Öngörülen patikada ilerlemek için küresel risk iştahının güçlenmesi ve sermaye girişinin artması gerekiyor.

İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş